SERVETİFÜNÛN DÖNEMİ
Dönemin Genel Özellikleri
• Servet-i Fünun topluluğu, Recaizade Mahmut Ekrem’in rehberliğinde başlatılmış bir edebî harekettir.
• Cümlenin dize veya beyit içerisinde tamamlanması kuralını yıkarak, şiirde cümleye biçimsel özgürlük tanımışlardır.
• Teknik bakımdan güçlü eserler vermiş; ayrıntılı betimlemeler ve nesnel anlatım tarzını benimsemişlerdir.
• Türk edebiyatına tür, şekil ve üslup bakımından önemli yenilikler kazandırmışlardır.
• Aşk, melankoli, hayal dünyası ve karamsarlık gibi bireysel temalar öne çıkarılmıştır.
• Sanatın “sanat için” yapılması gerektiği görüşünü benimsemişlerdir.
• Eserlerinde süslü, ağır ve sanatlı bir dil tercih edilmiştir.
• Kompozisyon ve içerik açısından konu bütünlüğüne dikkat edilmiş; parçalı yapıdan uzak durulmuştur.
• Sone, terza-rima, serbest müstezat ve triyole gibi Batı (özellikle Fransız) kaynaklı nazım biçimlerini şiirlerinde uygulamışlardır.
• Şiiri düzyazıya yaklaştırarak, hem biçimsel hem tematik anlamda şiirin sınırlarını genişletmişlerdir.
• Şiir dilinin gündelik dilden farklı, sanatlı ve estetik olmasını savunmuşlardır.
• Nazmı, nesre yaklaştırma çabaları edebî anlayışlarının temelini oluşturmuştur.
• Parnasizm ve Sembolizm gibi Batı edebiyatı akımlarının etkisi altında kalmışlardır.
• Gazetecilikten ziyade, edebiyat dergilerine daha fazla önem atfetmişlerdir.
• “Saat-i semenfâm” (yasemin renkli saatler), “gülbün-i müşkîn-i havâtır” (hatıraların mis kokulu gül fidanı) gibi özgün ve alışılmadık anlatım biçimleri geliştirmişlerdir.
• İnce ruh hâllerini yansıtmak adına, “ki”, “ve”, “evet” gibi bağlaçlarla birlikte, “ah”, “of”, “ey” gibi duygusal ünlemlere sıkça başvurmuşlardır.
• Mensur şiirin doğuşuna zemin hazırlamış; şiirle düzyazı arasında yeni bir tür geliştirmişlerdir.
• Hikâyelerinde, olaylar genellikle büyük şehirlerde geçer; ayrıntılı betimlemelere yer verilir, ruh çözümlemeleri ön plandadır ve çoğunlukla alafranga yaşam tarzları ele alınır.
Dönemin Temsilcileri
Tevfik Fikret
• Servet-i Fünun dergisinin yönetimine, Recaizade Mahmut Ekrem’in yönlendirmesiyle getirilmiştir.
• Servet-i Fünun döneminde, özellikle şiir sahasında en öne çıkan ve döneme damga vuran sanatçı olmuştur.
• Fikir, irfan ve vicdan bakımından özgür bir şair olarak tanınmıştır.
• Batı kaynaklı nazım şekillerinden sone türünü Türk edebiyatında ilk kullanan isimdir.
• Anlamın dizeler arasında devam ettiği anjambman tekniğini kullanarak şiiri düzyazıya yaklaştırmıştır.
• Şiir anlayışı bakımından Fransız şair François Coppée'den etkilenmiştir.
• Sembolizm ve Parnasizm gibi Batı edebiyatı akımlarının etkisi altında kalmıştır.
• Şiirlerinde ağır, sanatlı bir dil benimsemiş; nazım birimi olarak aruz ölçüsünü tercih etmiştir.
• “Kafiye kulak içindir” anlayışını benimseyerek, bu görüşü Recaizade Mahmut Ekrem’den devralmıştır.
• Sanatı, toplumdan ziyade estetik kaygılarla icra edilmesi gereken bir uğraş olarak görmüş; “sanat için sanat” ilkesini benimsemiştir.
• Şiir dilinde yoğun olarak yabancı (özellikle Fransızca ve Farsça kökenli) kelimelere ve tamlamalara yer vermiştir.
• Çocuklara yönelik şiirlerinde ise yalın bir dil ve hece ölçüsü kullanmıştır; bu şiirler Şermin adlı eserinde toplanmıştır.
• Eserlerinde karamsar, melankolik temalar belirgin bir şekilde öne çıkmıştır.
• Şiirde beyit bütünlüğünü sağlayarak, anlamı sadece beyit içinde değil şiirin bütününde korumaya çalışmıştır.
• Divan edebiyatına ait nazım şekillerini şiirlerinde hiç kullanmamıştır.
• Aruz ölçüsü ile Türkçeyi en başarılı şekilde kaynaştıran iki şairden biri olarak kabul edilir; diğeri Mehmet Âkif Ersoy’dur.
• Fransız edebiyatını temel model olarak benimsemiş, özellikle şiir sanatında bu edebiyatın etkisiyle eserler kaleme almıştır.
Şiirinde İki Dönem Mevcuttur:
1. Dönem
Bireysel konular; aşk, doğa, tabiat, günlük yaşam gibi konuları işledi. Bu dönem Servetifünûn dönemidir.
2. Dönem
Padişah baskısı (yani) İstibdat dönemi olduğu için toplumsal konular başta olmak üzere; bilim, fen, teknik, toplum için sanat gibi konuları işlemiştir eserlerinde.
Yazdığı Manzum Hikâyeler:
• “Balıkçılar, Ramazan Sadakası, Hasta Çocuk, Nesrin.”
• Portre Şiir Yazma (Aveng-i Tasvir Şiiri)
• Kendisi şair olmasının yanı sıra ressamdır aynı zamanda. Eserleri
-
Haluk'un Defteri
-
Rubab-ı Şikeste (Kırık saz anlamına gelir)
-
Rubabın Cevabı
-
95'e Doğru
-
Tarih-i Kadim
-
Sis
-
Balıkçılar
-
Şermin
-
Hasta Çocuk
Cenap Şahabettin
• Ağır ve sanatlı bir dil benimsemesi nedeniyle, 1908 sonrasında gelişen Millî Edebiyat hareketinin temsilcileriyle fikir çatışmaları yaşamıştır.
• Edebi anlayışında özellikle Sembolizm ve Parnasizm akımlarının etkisi belirgindir.
• Şiirlerinde aruz ölçüsünü esas almış; biçim, ahenk ve müzikaliteye büyük önem vermiştir.
• Edebî temasını çoğunlukla doğa ve aşk üzerine kurmuş; bu yönüyle "Tabiat Şairi" unvanını kazanmıştır.
• Şiirsel anlatımında estetik kaygılar ön plandadır; kelime oyunları, nükte ve entelektüel inceliklere sıkça başvurmuştur.
• Şiir ve nesir türlerinde üstün başarı göstermiş; özellikle Tevfik Fikret’ten sonra dönemin en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilmiştir.
• Batı edebiyatına ait nazım şekillerinden serbest müstezat ve soneyi başarıyla kullanmıştır.
• Şiirlerinde zengin bir hayal gücü hâkimdir; soyut imgelerle bezenmiş estetik bir dünya inşa etmiştir.
• Fransız edebiyatının önemli temsilcilerinden Verlaine ve Mallarmé'den etkilenmiştir.
• Hece ölçüsünü küçümseyerek "parmak hesabı" şeklinde nitelemiş ve tercih etmemiştir.
• Tevfik Fikret’ten devraldığı tablo şiir geleneğini sürdüren şair, doğayı betimleyen şiirleriyle dikkat çekmiştir.
• Saat-i Semenfâm (yasemin renkli saatler), Berf-i Zerrîn (altın kar) gibi özgün ve alışılmadık tamlamalarla dilde yenilikçi söyleyiş biçimleri geliştirmiştir.
• "Şiir, sözcüklerle yapılmış bir resimdir." anlayışı doğrultusunda, görselliğe dayalı bir imge evreni oluşturmuştur.
• Yakazât-ı Leyliye (Gece Uyanıkları) adlı şiiri, bu anlayışın karakteristik bir örneği olarak öne çıkar.
• Şiir dışında; gezi yazısı, hatırat, sohbet ve makale gibi birçok türde de eser kaleme almıştır.
• Ona göre sanat, yalnızca "sanat için" değil, aynı zamanda "güzellik için" de yapılmalıdır.
Eserleri
-
Avrupa Mektupları-Gezi
-
Suriye Mektupları-Gezi
-
Afak-ı Irak-Gezi
-
Hac Yolu-Gezi
-
Nesr-i Harp-Deneme
-
Nesr-i Sulh-Sohbet
-
Tiryaki Sözleri-Öykü
Halit Ziya Uşaklıgil
• Bu dönem Türk edebiyatının en önemli romancısı olarak kabul edilmiştir.
• Romanları, kurgu ve yapı bakımından teknik açıdan güçlü ve sağlam nitelikler göstermektedir.
• Stendhal, Émile Zola, Balzac ve Gustave Flaubert gibi Fransız realist ve natüralist yazarların etkisinde kalmıştır.
• Anı, makale, tiyatro ve deneme gibi çeşitli türlerde eserler kaleme alarak edebi yelpazesini genişletmiştir.
• Eserlerinde genellikle hayal kırıklığı, karamsarlık ve mutluluğa ulaşamama gibi bireysel ve içsel temaları işlemiştir.
• Gerçekçilik (Realizm) ve doğalcılık (Natüralizm) akımlarının edebi anlayışında belirgin etkileri görülmektedir.
• Romanlarında çevre betimlemelerine ve karakterlerin iç dünyasına yönelik derinlemesine ruh çözümlemelerine önem vermiştir.
• Cumhuriyet öncesi dönem eserlerinde ağır ve sanatlı bir dil kullanmış; Cumhuriyet sonrasında ise daha sade ve anlaşılır bir dil benimsemiştir.
• Romanlarında ağırlıklı olarak İstanbul ve Boğaziçi çevresi mekân olarak tercih edilmiştir.
• Hikâyelerinde ise Anadolu’yu ve kırsal yaşamı konu edinmiş, köy ve taşra gerçekliğine yönelmiştir.
• Romanlarında zengin, aydın ve entelektüel kesime mensup bireyleri merkeze almış; bu karakterleri toplumsal arka planları doğrultusunda konuşturmuştur.
• Hikâyelerinde yalın bir üslup benimsemesine karşın, romanlarında daha sanatlı ve ağır bir dil kullanmıştır.
• Anlatımında devrik ve eksiltili cümlelere sıkça yer vermiş; bu tercih, anlatımı klişelerden arındırma ve özgün bir ifade biçimi oluşturma amacı taşımıştır.
Batılı anlamda ilk romanlar: "Mai ve Siyah" ve "Aşk-ı Memnu"
İlk mensur şiir örnekleri: "Mezardan sesler" ve "Mensur şiirler."
• Sanatın sanat için olması gerektiğini savunmuştur.
• Modern Türk romanının kurucusudur.
Sanatçının edebî kimliğini belirleyen temel özellikler şunlardır:
• Nesnel ve gözlemci bir anlatım tarzına sahiptir.
• Kültürel bir birikimle beslenen eserlerinde bireysel temalara yer vermiştir.
• Yazar kimliğini metnin önüne geçirmemiş, kişiliğini bilinçli olarak gizlemiştir.
• Dil kullanımında kendine özgü, orijinal sözcük dizimleri oluşturmuştur.
Eserleri
-
Sefile- Roman (sanatçının ilk romanı)
-
Nemide- Roman
-
Aşk-ı Memnu- Roman
-
Kırık Hayatlar- Roman
-
Mai ve Siyah- Roman
-
Bir Ölünün Defteri- Roman
-
Aşka Dair- Hikâye
-
Bir Şiir-i Hayal- Hikâye
-
Kadın Pençesi- Hikâye
-
Solgun Demet- Hikâye
-
Yaz'ın Tarihi- Hikâye
-
Mezardan Sesler- Şiir
-
Mensur Şiirler- Şiir
-
Fare- Tiyatro
-
Kabus- Tiyatro
-
Bir Acı Hikâye- Anı
-
40 Yıl- Anı
-
Saray ve Ötesi- Anı
-
Sanat'a Dair- Mekale ve Deneme
-
Ferdi ve Şürekası- roman
Mehmet Rauf
• Edebi anlayışı, realizm ve romantizm akımlarının etkisi altındadır.
• Döneminin diğer sanatçılarına kıyasla daha sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır.
• Türk edebiyatında ilk psikolojik roman denemesi olarak kabul edilen Eylül adlı eserinde derinlemesine ruhsal çözümlemelere yer vermiştir.
• Siyah İnciler adlı mensur şiir kitabı, edebi çevrelerde büyük beğeni toplamıştır.
• Roman tekniği açısından Halit Ziya Uşaklıgil’in etkisi görülmektedir.
• Tüm edebi eserlerinde aşk temasını merkeze almıştır.
• Tiyatro türünde de eserler vermiştir.
• Roman ve hikâyelerinde romantik aşklar, duygular, hayaller, hüzün ve karamsarlık gibi bireysel temaları işlemiştir.
• Kaleme aldığı metinlerde, kendi yaşamından izlere sıkça yer vermiştir.
• “Sanat için sanat” anlayışını benimsemiştir.
Eserleri
-
Eylül- roman
-
Siyah İnciler- şiir
-
Son Emel- öykü
-
Karanfil ve Yasemin- roman
-
Aşıkâne- öykü
-
Son Yıldız- roman
-
İhtizar- öykü
-
Ferday-ı Garam- roman
-
Sansar- tiyatro
-
Halas- roman
-
Genç Kız Kalbi- roman
-
Pençe- tiyatro
-
Cidal- tiyatro
Hüseyin Cahit Yalçın
• Gazetecilik, yazarlık ve siyasetle aktif olarak ilgilenmiştir.
• Realizm akımının etkisi altında kalmıştır.
• Eleştiri yazılarını Kavgalarım adlı eserinde bir araya getirmiştir.
• İlk dönem eserlerinde ağır ve sanatlı bir dil kullanmış; topluluğun dağılmasının ardından ise daha sade bir dile yönelmiştir.
• Fransız ve İtalyan edebiyatlarından yaptığı çevirileri Oğlumun Kütüphanesi başlığı altında toplamıştır.
• Romancılıkta Ahmet Mithat Efendi’nin etkisinde kalmıştır.
• Eski edebiyata karşı yeni edebiyatı savunmuştur.
• Hikâyeleri teknik açıdan yetersiz bulunmakla birlikte, olay anlatımı bakımından dikkat çekicidir.
• Edebiyat ile coğrafya arasında ilişki kurarak iklim koşullarının insan üzerindeki etkilerini incelemiştir.
• Ona göre edebiyat, bir araç değil, doğrudan bir amaçtır.
• “Sanat için sanat” anlayışını benimsemiştir.
Eserleri
-
Edebiyat ve Hukuk
-
Hayal İçinde
-
Hayat-ı Hakikiye Sahneleri
-
Kavgaların
-
Niçin Aldatırlarmış
-
Nadide
-
Hayat-ı Muhayyel
Ahmet Hikmet Müftüoğlu
• Hikâye, roman, makale ve monolog türlerinde eserler vermiş çok yönlü bir edebiyatçıdır.
• Servet-i Fünun döneminde ağır ve sanatlı bir dil kullanmış; Millî Edebiyat dönemine geçişle birlikte dilini sadeleştirmiştir.
• 1911 yılında Millî Edebiyat hareketi doğrultusunda "Türkçülük" akımına yönelmiştir.
• Türk derneklerinin kurulmasında ve Türkçü dergilerin yayımında etkin rol oynamıştır.
• Kaleme aldığı Yeğenim adlı metin, Türk edebiyatının en tanınmış monolog örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Eserleri
-
Haristan ve Gülistan- öykü
-
Gönül Hanım
-
Çağlayanlar
Süleyman Nazif
• Hem şiir hem de düzyazı türlerinde verdiği eserlerle tanınan bir edebiyatçıdır.
• Malta sürgününde kaleme aldığı vatan temalı şiirleriyle de dikkat çekmiştir.
•Servet-i Fünun döneminde bireysel temalara yönelmiş; 1908 sonrasında ise toplumsal meselelere ağırlık vermiştir.
• Eserlerinde vatan, millet ve hürriyet gibi kavramlara sıklıkla yer vermiştir.
• En verimli ve etkili sanat dönemi, II. Meşrutiyet ve sonrasına tekabül eder.
• Namık Kemal’i düşünsel ve sanatsal anlamda bir örnek olarak benimsemiştir.
• Sanat anlayışı itibarıyla “sanat, sanat içindir” ilkesini benimsemiştir.
Eserleri
-
Çal Çoban Çal- makale
-
Firak-ı Irak- şiir
-
Gizli Figanlar- şiir
-
Batarya ile Ateş- şiir
-
İki Dost- makale
-
Malta Geceleri- şiir
Servet-i Fünun Dönemi Bağımsız Sanatçıları
Hüseyin Rahmi Gürpınar
• Ahmet Mithat Efendi’nin “halk için roman” anlayışını benimsemiş ve bu doğrultuda eserler vermiştir.
• Realizm ve natüralizm akımlarının etkisi altında kalmıştır.
• Eserlerinde sade bir dil ve konuşma üslubu tercih etmiş, halkın anlayabileceği açık bir anlatım kullanmıştır.
• Tiyatro türünde de eserler kaleme alarak dramatik anlatı alanına katkı sunmuştur.
• Roman ve hikâyelerinde toplumsal eleştiri ile birlikte mizahî unsurları başarılı biçimde harmanlamıştır.
• Temel amacı, okuyucuyu hem eğlendirmek hem de eğitmek olmuştur.
• Özellikle İstanbul'u bütün yönleriyle, canlı ve gerçekçi biçimde eserlerine yansıtmıştır.
• Diyaloglarındaki başarı ve anlatımındaki canlılık, onu döneminin usta gözlemcilerinden biri yapmıştır.
• Toplumu yakından gözlemleyerek, gülünç ve aksayan yönleri eserlerinde dikkatle işlemiştir.
• Romanlarında, zaman zaman olay akışını keserek bilgi verdiği için eserleri teknik bakımdan kusurlu kabul edilmiştir.
• Eserlerinde aşırı hırslı, zengin, züppe, cahil gibi karakter tiplerine sıkça yer vermiştir.
• Yanlış batılılaşma, eski-yeni çatışması, aile içi sorunlar, ruhsal bunalımlar ve batıl inançlar gibi temaları işlemiştir.
• Deneysel roman anlayışı çerçevesinde karakterlerini, bir bilim insanının nesnelliğiyle; onların doğal ve toplumsal çevreleri ile kalıtsal özelliklerini göz önünde bulundurarak çözümlemiştir.
• Deneysel roman yöntemiyle kaleme aldığı başlıca eserleri arasında "Mürebbiye", "Hayattan Sayfalar" ve "Ben Deli Miyim?" yer almaktadır.
Eserleri
-
Gulyabani-roman
-
Nimet Şinas
-
Kokotlar Mektebi
-
Cadı
-
Şıpsevdi
-
Şık
-
Mürebbiye
-
Tesadüf
-
Hakka Sığındık
-
Utanmaz Adam Cehennemlik
-
Metres
-
İffet
-
Billur Kalp
-
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
-
İki Hödüğün Seyahati
-
Ben Deli Miyim?
-
Nimet Şinas
Ahmet Rasim
• Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın roman alanında gerçekleştirdiği toplumsal gözlemleri, Ahmet Rasim daha çok gazete yazıları aracılığıyla ortaya koymuştur.
• Fıkra türünün Türk edebiyatındaki ilk önemli temsilcisi olarak kabul edilir.
• Kaleme aldığı yazılar, çoğunlukla sohbet havasında, okuyucuyla doğal bir diyalog kurarcasına yazılmıştır.
• Kısa cümleler, sade, yalın ve açık bir anlatım biçimiyle dikkat çeker.
• Yazı dilinde İstanbul Türkçesi ve günlük konuşma dili hâkimdir.
• Hüseyin Rahmi ile birlikte, mizahî içerikli “Boşboğaz” adlı bir dergi yayımlamıştır.
• Roman, hikâye, anı, tarih, coğrafya, gezi, sohbet ve dil bilgisi gibi birçok farklı türde eserler kaleme alarak çok yönlü bir edebî kimlik sergilemiştir.
• Edebiyat-ı Cedide topluluğunu eleştirmesinin temel nedeni, bu sanatçıların Batılılaşma yönelimlerine karşı duyduğu tepkidir.
• Zekâi Dede’den musiki eğitimi almış, aynı zamanda beste çalışmaları da yapmıştır.
Eserleri
-
Muharrir Bu Ya- Deneme