top of page

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI DÖNEMİ

Dönemin Umumi Özellikleri

Başlangıcı bilinmeyen bir zamandan 11. Yüzyıla kadar süren bir dönemi kapsar. Bu zaman diliminde Orta Asya'da yaşayan Türk boyları, birçok devlet kurmuş ve farklı inanç sistemlerinin etkisinde kalarak edebiyat ürünlerini oluşturmuşlardır. Türkler, İslamiyet'in kabulünden önce birçok dini kabul etmiş bu dinlerin yoğun etkisiyle yazılı ve sözlü edebiyat gelenekleri meydana getirmiştir (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, 465).​​​​​​​​​​​​​

​​​Bu dönemde edebî eserlerin içeriği üzerinde doğrudan etkili olan din ve inanışlar şunlardır:

Şamanizm: Şamanizm'e göre bireyi ve toplumu, kötü ruhların etki ve eylemlerinden koruyan, hastalıkları iyi edebilen, Gök Tnarı'yla ve Erlik adlı yer altında yaşayan kötülük ruhuyla görüşüp anlaşabilen, ata ruhları ve Tanrı'nın verdiği yeteneklerle olağanüstü özelliklere sahip olduğuna inanılan kişiye "Şaman" denir ve şaman, dinî bir lider görünümündedir. Kadının üstün cins, erkeğin ise ikinci planda kaldığı bu grupların dinî, siyasi ve ruhani liderleri Türkçe "Kam" adı verilen bu kadın şamanlardır. "Ak Ana"  da dedikleri, Umay Tanrıça'ya kâinatın yaratıcısı olarak inanıyorlardı. Bu unsur eski Türk inanç sisteminin esasını teşkil etmiştir. Bu sisteme göre kutsa kabul edilen cisim ve varlıklar etrafında tapınma amaçlı oluşan kültler oluşmuştur. Bu kültlerden bazıları "Atalar, Su, Dağ, Ağaç, Orman, Ay, Güneş, Bozkurt, Kartal, Ateş" kültüdür (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, s. 465).   

Maniheizm: Mani adlı bir kişinin üçüncü yüzyılda Mezopotamya'da kendi adıyla kurmuş olduğu dindir. Bu din iki prensin iyi-kötü, karanlık-aydınlık üzerine kurulmuştur. Uygurlar, bu dini Bögü Kağan zamanında 762 yılında resmî devlet dini olarak kabul etmiştir (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, s. 465).

Budizm: Bu din yaklaşık 2500 yıl önce Bu da olarak bilinen Prens Siddhartha Gautama tarafından kurulmuştur. En önemli unsuru olan tenasüh (ruh göçü) gereğince canlılar Nirvana (sonsuz mutluluk)'ya ulaşıncaya kadar, öldükten sonra değişik bedenlerde birçok kez dünyaya gelirler. Bu din ilk olarak Karluk Türkleri arasında yayılmaya başlamıştır (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, s. 465).

Musevilik: Hz. Musa ve Tevrat'a dayanan bu din, Türkler arasında MS 8-9. yüzyıllarda bir Türk devleti olan Hazar İmparatorluğu'nda özellikle yönetici kesim tarafından kabul görmüştür. Musevi Türklerin İbrani harfleriyle Türkçe yazılmış zengin bir edebiyat geleneği vardır (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, s. 465).

Hristiyanlık: Bu din, Türkler arasında MS 4. yüzyılda görülmeye başlamıştır. MS 11-12. yüzyıllarda Hristiyan Türk cemaatler oluşmuş fakat bu dine mensup olanlar bir müddet sonra Budizm'i ve İslamiyet'i kabul etmiştir (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, s. 465).   

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Dönemi, Sözlü Dönem ve Yazılı Dönem olmak üzere ikiye ayrılır:

1. Sözlü Dönem'de "Koşuk, Sagu, Sav, Destan" gibi türler;

2. Yazılı Dönem'de  "Orhun Abideleri ve Uygur metinleri" mevcut.

​​​​​​​​​​​​​​​​​

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI DÖNEMİ

1. Sözlü Edebiyat Dönemi (Destan Dönemi) / (... - 8. Yüzyıl)

Türk edebiyatının ilk yaratıcıları olan "kam"ların (şamanların), toplumsal iş bölümünün gelişmesiyle ortaya çıkan "ozan"lar ve "baksı"ların oluşturduğu sözlü edebiyat geleneği, "Ozan- Baksı Edebiyat Geleneği" olarak da adlandırılmaktadır.

Bu dönem, Trüklerin yazıyı henüz kullanmadıkları dönemde oluşmuş bir edebiyattır. Dönemde şiirle ilgili verilen ürünlerin yanı sıra olağanüstü olayları anlatan destanlar da dönemin önemli ürünleridir.

Bu dönemde toplulukların dinî ayinlerine liderlik yapan "kam"lar; hasta olanların iyileştirilmesi, ava çıkanların avlarının bereketli olması ve büyü yapmak başta olmak üzere pek çok toplumsal görevi üstlenmiştir. Kamların olağanüstü güçlerle iletişime geçme yeteneklerine inanılması ve bu esnada şiir şeklinde söyledikleri "alkışlar" (dualar) da en eski sözlü edebiyat türlerimiz olarak kabul edilir.

"Ozan"lar, kamlar gibi gördüğü rüyalara bağlı olarak çaldığı kopuzla müzik eşliğinde doğaçlama şiir söyleme veya şairlik yeteneğine kavuştuğuna inanılan kişidir. Kamlar kadar olmasa da tanrısal bir güce sahip olduklarına inanılan ozanlara, yarı kam veya ermiş kişi gözüyle bakıyorlardı. Bundan dolayı düğünlerde, savaşlarda, şölenlerde ozanlar etken durumdaydı.

Türklerin Maniheizimi ve Budizmi kabul etmeleriyle Türk kültür yapısı içinde kamlık ve ozanlık kurumlarını kendi düşünceleri doğrultusunda karıştırarak oluşturdukları yeni diğer bir yapı ise "baksı"lıktır. Baksılar da kamlar gibi olağanüstü güçlerle iletişim kurabilen, ozanlar gibi kahramanlara dair destanlar söyleyebilen kişilerdi. Baksı kavramı farklı Türk topluluklarında "bahşı", "bakşı", "bağşı" şekillerinde telaffuz edilmiştir (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, 465).

​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​

Özetle

 

• Bu döneme ait ürünler, kökenini dinî törenlerden almış, ancak zamanla din dışı törenlerde de gelişim göstermiştir.

• Şiir icracılarına "ozan", "kam", "baksı" ve "şaman" gibi unvanlar verilmiştir.

• Şiirler, dış etkilerden uzak, yalın ve sade bir dille inşa edilmiştir.

• Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmış; uyak düzenleri abab, cccb, dddb gibi biçimlerde olup, en çok yarım uyak tercih edilmiştir.

• Şiir, başlangıçta dinle sıkı bir ilişki içindeyken, zamanla bu bağ zayıflamış ve "kopuz" eşliğinde icra edilmiştir.

• Söz konusu şiirler, "sığır" (bereket için ava çıkmadan önce yapılan tören) ve "şölen" (Şeylan adıyla anılan dinî kurban törenleri) gibi ritüellerde sunulmuştur (Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2023, s. 465).

Maddeler Hâlinde Dönemin Genel Özellikleri

• Gelişimi sözlü kültür aracılığıyla gerçekleşmiştir.

• Anonim, yani halkın ortak malı olan ürünlerden oluşur.

• Avcı ve göçebe toplumların dinî törenlerinden doğmuştur.

• Nazım birimi olarak dörtlükler kullanılmış, hece ölçüsü temel alınmıştır.

• Uyak düzeni genellikle "aaab", "cccb", "dddb" gibi şekillerde gerçekleşir.

• Çoğunlukla kavmî ve millî temalar işlenmiştir.

• Bozkır kültürünün etkisi altında gelişmiştir.

• Dil, yabancı etkilerden arınmıştır.

• Şiirler, "Şaman", "Kam", "Baksı", "Ozan" ve "Oyun" adı verilen sanatçılar tarafından kopuz eşliğinde icra edilmiştir.

• Destan, sav ve şiir gibi sözlü ürünler ortaya çıkmıştır.

• Yazılı metinler açısından bu döneme ait kaynaklar oldukça sınırlıdır; bu durum, metinlerin yazıya geçirilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Döneme ait metinler, tarih boyunca Türklerle ilişkili diğer milletlerin (Çin, Avrupa, İran) kaynaklarında, çeşitli zamanlarda araştırmacılar tarafından yapılan derlemelerde (örneğin Divan-ı Lügati't-Türk) ve Türk toplumunun sözlü hafızasından derlenip yazıya aktarılmış ürünlerde bulunabilmektedir.

Nazım biçim ve türlerinin evrimsel süreci:

Kosuk→ Koşma→ Gazel

   

Sagu→ Ağıt→ Mersiye

   

Sav→ Atasözü→ Darb-ı Mesel

   

Destan→ Halk Hikâyesi→ Mesnevi→ Roman

​​​​​​​​​​

2. Yazılı Edebiyat Dönemi (8-11.yüzyıl)

• Türklerin bilinen en eski yazılı eserleri 6. yüzyıla tarihlenen Yenisey Yazıtları olmakla birlikte, okunamaması nedeniyle belge niteliği taşımamaktadır. Bu sebeple Türk tarihi ve edebiyatının ilk yazılı ürünleri Göktürk Yazıtları olarak kabul edilir.

• Bu dönemde şiirlerde dörtlük nazım birimi ve hece ölçüsü kullanılmıştır.

• Göktürkçe kaleme alınan eserlerde dil, yabancı etkilerden arındırılmıştır; buna karşın Uygurca eserlerde çeşitli yabancı etkiler gözlemlenmektedir.

• "Bağımsızlık, vatan ve millet sevgisi, komşularla ilişkiler" gibi temalar eserlerde işlenmiştir.

• Anlatım dili samimi ve açıklıktır; dolambaçlı ifadelerden kaçınılmıştır.

• Dönemin ürünleri hem Göktürkçe hem de Uygurca dillerinde ortaya konmuştur.

• Hem halk diline dayalı doğal bir anlatım (örneğin Tonyukuk Anıtı) hem de daha süslü, hitabet sanatlarıyla zenginleştirilmiş bir söylev dili (Kültigin ve Bilge Kağan Anıtları) kullanılmıştır.

• İçerik bakımından ürünler hem dinî hem de din dışı temalarla bezenmiştir.

• Atasözleri ve destanların yazıya geçirilmesi de bu dönemde gerçekleşmiş olup, Oğuz Kağan Destanı bu tür eserler arasında örnek teşkil etmektedir.

Orhun Abideleri 

Tonyukuk Yazıtı: Tonyukuk dönemin veziridir.

Kül Tigin Yazıtı: Kül Tigin dönemin hükümdarıdır.

Bilge Kağan Yazıtı: Bilge Kağan da Kül Tigin gibi dönemin hükümdarıdır.

Uygur Metinleri

Irk Bitig (Fal Kitabı):  

Tahminen 930 yılında ve Köktürk harfleriyle kaleme alınmış olan Irk Bitig'in (Fal Kitabı) içinde dine ait unsurlar bulunmakla beraber dinî bir eser değildir; bir fal kitabıdır.

Bu eser Maniheist Uygurlar'a aittir. 

Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın):  

Sekiz bilgi, sekiz tomar anlamlarına gelmektedir. Eserde beş duyu organının anlamı ve görevleri Budist bir yaklaşımla verilmiş ve bazı manevi bilgiler anlatılmıştır.

​Altun Yaruk (Altın Işık):

10. yüzyılın ilk yarısında yazıldığı tahmin edilen eser, 17. yüzyılda bulunmuştur. Birkaç nüshası bulunan ve oldukça hacimli olan bu eser, Budizm’in esaslarını, felsefesini ve Buda’nın menkıbelerini anlatan dini bir eserdir. 

   

Kalyanam Kara ve Papamkara:

Uygurlar döneminin en tanınmış öykülerinden biridir.

Kansu vilayetindeki Bin Buda mabetlerinde bulunan bu eserde, iyi yürekli bir şehzadenin bütün canlılara yardım etmek ve canlıların birbirlerini öldürmelerine engel olmak üzere çok değerli bir mücevheri ele geçirmek için çıktığı maceralı yolculuk anlatılır.

Sözlü Edebiyat Dönemi

Bu döneme ait temel terim ve kavramların bilinmesi önem arz etmektedir; zira sınavlarda bu konuların sorgulanma olasılığı yüksektir.

   

Sığır

   

Ezgiler ve oyunlar eşliğinde topluca çıkılan, dinsel nitelikli sürek avlarıdır.

   

Şölen

   

• Halk arasında "Toy" olarak adlandırılan şölenler, sevinç ve mutluluk temalı kutlamalar çerçevesinde oyun ve ezgi unsurlarıyla gerçekleştirilen törenlerdir.

• Ayrıca, kutsal sığırın yılın belirli zamanlarında kurban edilip, eti topluca paylaşılarak düzenlenen ziyafetler de bu dönemin ritüelleri arasında yer almaktadır.

   

Yuğ

   

Sevilen ve sayılan kişilerin ölümünden sonra düzenlenen Cenaze, (Yas) törenleridir.

   

Kopuz

   

Günümüz bağlamasının atası olan bir müzik aletidir. Kopuz halk edebiyatında "Bağlama" daha sonraları "Ud" ve son olarak günümüzde "Gitar" olarak adlandırılır.

   

Şaman

   

• Baksı, kam, ozan ve oyun gibi farklı adlarla anılan şamanlar, yaşadıkları dönemde çok yönlü kimliklere sahiptir; din adamı, hakim, şair, büyücü ve müzisyen rollerini bir arada taşırlar.

• Şamanlar, kopuz eşliğinde şiirsel anlatımlar gerçekleştirirler.

İslamiyet Öncesi Türk Şiiri

• Eserler, sığır, şölen, toy ve yuğ gibi törenlerde doğmuş;

• "Şaman, Kam, Baksı, Ozan, Oyun" adı verilen sanatçılar tarafından kopuz eşliğinde seslendirilmiştir.

• Nazım birimi olarak dörtlükler kullanılmış ve hece ölçüsü benimsenmiştir.

• Koşuk ve sagu biçimleri bu dönemde ortaya çıkmıştır.

• Eserlerde özellikle yarım uyak ve redif tercih edilmiştir.

• Doğa, aşk, kahramanlık, at sevgisi ve ölüm temaları en yoğun işlenen konular arasında yer alır.

Dönemin Nazım Biçimleri

Koşuk

• Türk edebiyatının en eski nazım biçimidir.

• Sığır ve şölen (Toy) gibi törenlerde kopuz eşliğinde seslendirilir; başlıca tema olarak aşk, doğa ve yiğitlik konularını işler.

• Koşuklar anonimdir; İslamiyet sonrası "Koşma" adıyla anılmıştır.

• Dil yapısı sade ve millî özellikler taşır.

• Nazım birimi dörtlüktür.

• Genellikle 7’li, 8’li veya 11’li hece ölçüsü kullanılır.

• Uyak düzenleri “aaab-cccb-dddb” veya “abab-abcb” biçimindedir.

• Lirik anlatım ve duygusal söylem şiirin temel karakteristiklerindendir.

• Halk edebiyatındaki karşılığı "Koşma," divan edebiyatındaki karşılığı ise "Gazel"dir.

• Bu nazım biçimi ilk defa Kaşgarlı Mahmud tarafından “Divan-ı Lügati't-Türk”te kayda geçirilmiştir.

Sagu

• Cenaze törenlerinde, “Yuğ” adı verilen törenlerde kopuz eşliğinde seslendirilen; ölen kişinin erdemlerini ve kaybın getirdiği derin hüznü dile getiren şiirlerdir.

• Sagu anonim niteliktedir.

• Nazım birimi olarak dörtlükler kullanılır.

• Genellikle 7’li hece ölçüsü tercih edilir.

• Dil yapısı sade ve millî özellikler taşır.

• Uyak düzeni, koşuk şiiriyle paralellik gösterir.

• Şiirlerde ölen kişinin cesareti, yiğitliği ve faziletleri ön plana çıkarılır.

• Halk şiirindeki karşılığı “ağıt,” divan şiirindeki karşılığı ise “mersiye”dir.

Sav

   

• Koşma ve özlü sözlerden oluşan savlar, Türklerin dünya görüşünü, geleneklerini ve inanç sistemini yansıtır.

• Bazı savlar, şiir formunda ve kafiye düzenine sahip şekilde ifade edilir.

   

Örnekler

   

Arpasız at koşmaz, arkasız yiğit orduyu bozmaz.

Aç ne yemez, tok ne demez.

   

Destan

   

Bir milletin tarihini derinden etkileyen savaş, göç ve kıtlık gibi toplumsal olayları epik bir biçimde anlatan uzun şiirlerdir. İslamiyet öncesi Türk destanlarında aşağıdaki tematik unsurlar öne çıkar:

• Kurt (Bozkurt)

• Ağaç

• Işık

• At

• Mağara

• Yada Taşı/ Dağ

• Demir

• Kutsal su

• Rüya

• Hızır

• Geyik

• Kırklar

• Ok ve yay

   

• İlk oluşumları şiir şeklindedir.

• Biçim bakımından koşuğa benzer.

• Dörtlük sayısı sınırsızdır.

• Eserlerde genellikle 11'li hece ölçüsü kullanıldı.

• Çok sonraları düz yazıya geçirilmiştir.

İslamiyet'ten Önceki Türk Destanları

Altay Türkleri

   

• Yaratılış Destanı

   

Türk edebiyatının bilinen ilk destanıdır. Dünyanın ve insanların yaratılışı anlatılır.

   

Saka Destanları

   

• Alp Er Tunga (MÖ 7.yüzyıl):

   

Türk-İran savaşlarıyla Alp Er Tunga'nın (Efrasyab) yiğitliklerinin anlatıldığı destandır.

   

• Şu Destanı (MÖ 4. Yüzyıl)

   

Büyük İskender ile Türkler arasındaki savaşların ve hükümdar Şu'nun anlatıldığı bir destandır.

   

Hun-Oğuz Destanları

   

• Oğuz Kağan Destanı (MÖ 4.yüzyıl)

   

Hun hükümdarı Mete Han'ın Oğuz Kağan kişiliğinde yiğitliklerini, ülkesini genişletip oğulları arasında bölüştüğünü anlatan destandır.

   

• Attila Destanı

   

Hun hükümdarı Attila'nın 5.yüzyılda yaptığı fetihleri anlatılır.

   

Göktürk Destanları

   

• Bozkurt Destanı (MÖ 2.yüzyıl)

   

Savaşta yaralanan bir Türk'ün, dışı bir kurt tarafından kurtarılmasını ve Türkler'in zamanla çoğalmasını anlatan bir destandır.

   

• Ergenekon Destanı (7-8.yüzyıl)

   

Bir yenilgi sonucunda Ergenekon'a çekilen Türkler'in orada çoğalıp bir demir dağını erittikten sonra oradan kurtarılmasını anlatan bir destandır.

   

Uygur Destanları

   

• Türeyiş Destanı (8-9.yüzyıl)

   

Kurt kılığına giren Tanrı'nın, Hakan'ın üç kızıyla evlenmesi sonucu Uygurlar'ın çoğaldığını anlatır.

   

• Göç Destanı (8-9.yüzyıl)

   

Türkler'in kutsal taşları olan "Yada"yı Çinlilere vermeleri üzerine, Tanrı tarafından cezalandırmaları; kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır. 

Mani Dininin Kabulü Destanı

   

İslamiyet'ten Sonraki Türk Destanları

   

Karahanlı Dönemi

   

• Satuk Buğra Han Destanı

   

Karahanlı hükümdarı olan Satık Buğra Han'ın insanları İslamiyet'e çağırmasını, ikna olmayanlara kerametler göstermesini, İslâm düşmanlarıyla cenk meydanlarında heybetle savaşılmasını anlatan bir destandır.

   

Kazak-Kırgız

   

• Manas Destanı

   

Dünyanın en uzun destanı olan Manas Destanı'nda, Müslüman Kırgızlarla Putperest Kalmuklar arasındaki mücadeleler anlatılır. Destanın başkahramanı olan Manas, İslamiyet'i yaymak için büyük mücadeleler verir. Bu destanda kültür ve inançlara dair bilgilere yer verilir. Destan baştan sona Manas'in kahramanlıklarını anlatır.

   

Türk-Moğol

   

• Cengiz Han Destanı (Cengizname):

   

Moğol hükümdarı olan Cengiz Han'ın yaşamı, savaşları ve Moğol istilasından sonra Kıpçak bozkırlarında ve eski Uygurlar'ın yaşadığı bölgelerdeki yaşantıları anlatılır.

   

Tatar Kırım

   

• Timur Destanı

   

Timur Devleti'nin kurucusu olan Timur'un hayatı ve savaşları anlatılır.

   

• Edige Destanı

   

Altınordu Hanlarından Edige Mirza Bahadır'ın, devleti ayakta tutabilmek için yaptığı büyük mücadeleler anlatılır.

   

Selçuklu-Beylikler-Osmanlı Dönemleri

   

• Battal Gazi Destanı (Battalname)

   

Battal Gazi'nin İslamiyet'i yayamak için yaptığı mücadeleler anlatılır.

   

• Danişment Gazi Destanı (Danişmentname)

   

11. Yüzyılda yaşayan Türk devlet adamı Melik Danişment Gazi'nin hayatı, mücadeleleri ve fetihleri anlatılır.

   

• Köroğlu Destanı

   

Türk dünyasının ortak motiflerinden biri olan Köroğlu'nun hayatı çevresinde oluşmuştur.

   

Köktürk Yazıtları (Orhun Abideleri)

   

• 682-744 yılları arasında hüküm süren İkinci Göktürk Kağanlığı’nın yöneticileri için dikilmiş anıt mezar taşlarıdır.

• 8. yüzyılda inşa edilmiştir.

• Günümüz Moğolistan topraklarında konumlanmıştır.

• Türk dili ve edebiyatının bilinen en eski yazılı belgeleri arasında yer alır.

• “Türk” ve “Türk Milleti” ifadelerinin geçtiği ilk kaynaklardır.

• Söylev, siyasetname ve tarih türlerinin ilk örneklerini teşkil ederler.

• 38 harften oluşan Göktürk alfabesiyle yazılmıştır.

• Yazım yönü sağdan sola ve yukarıdan aşağıya doğrudur.

• İlk çözümlemesi 19. yüzyılda Wilhelm Thomsen tarafından gerçekleştirilmiştir.

   

Yazıtlar

   

Tonyukuk Yazıtı (720-725)

   

• Tonyukuk, dönemin veziri olarak görev yapmıştır.

• Anıt, dört yüzü olan iki taş bloktan meydana gelmektedir.

• Hayattayken bizzat kendisi tarafından yazdırılmış ve dikilmiştir.

• Üslubu ciddi ve dili sade, yalındır.

• Anıtta, Çin esaret dönemi ve Tonyukuk’un hayatı anlatılmaktadır.

   

Kül Tigin Yazıtı (732)

   

• Kül Tigin, Bilge Kağan’ın ta kendisidir.

• Aynı zamanda dönemin ordu komutanı olarak görev yapmıştır.

• Yazıt, Bilge Kağan tarafından diktirilmiştir.

• Anlatımı Bilge Kağan yapmaktadır.

• Yazıtın bir yüzü Çince, diğer üç yüzü ise Türkçe metinler içermektedir.

• Üslubu coşkulu ve edebi niteliktedir.

• Metin, Yollug Tigin tarafından kaleme alınmıştır.

• İçeriğinde Göktürk tarihine ve Kül Tigin’in yaşamına dair bilgiler yer almaktadır.

   

Bilge Kağan Yazıtı (735)

   

• Dönemin hükümdarı konumundadır.

• Yazıt, oğlu tarafından diktirilmiştir.

• Bir yüzü Çince, diğer üç yüzü ise Türkçe metinlerden oluşmaktadır.

• İçeriğinin bir kısmı, "Kül Tigin" Yazıtı ile örtüşmektedir.

• Anlatıcı olarak Bilge Kağan öne çıkar.

• Metin, Yollug Tigin tarafından kaleme alınmıştır.

• Yazıtta devletin büyüme ve gelişme süreci ile Bilge Kağan’ın icraatları detaylı şekilde aktarılmıştır.

   

Uygur Metinleri

   

• 744-840 yılları arasında varlık göstermiş olan Uygur Devleti dönemine ait metinlerdir.

• Bögü Kağan’ın 762 yılında Mani dinini kabul etmesiyle Uygurlar bu dini benimsemiştir.

• Uygurlardan günümüze ulaşan metinlerin çoğunluğu Budizm ve Maniheizm gibi dinlerin öğretilerini yansıtmaktadır.

• Bu döneme ait metinlerin önemli bir kısmı Soğdca ve Farsça kaynaklardan yapılan çevirilerdir.

• Türk edebiyatının bilinen ilk şairi Aprunçur Tigin, bu dönemde yaşamıştır.

   

Uygurlardan Kalan Metinler

   

• Irk Bitig (Fal Kitabı) 

• Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın) 

• Altun Yaruk (Altın Işık)

• Kalyanamkara ve Papamkara (İyi Düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzade)​​​​​​​

bottom of page